Türkiye'de 31 Mart yerel seçimlerinin ardından ekonomi yeniden gündeme geldi.
Mısır Çarşısı önünde bir başak mısırı 30 liraya satan 64 yaşındaki Osman Karakoç, “Markette sabah başka, akşam başka fiyat oluyor. Bu mısırı daha düşük fiyata satarsam” diyor. Fiyattan geçimimi sağlayamıyorum. Ülkemizin bir ürünü ama satın alması çok zor.”
Çarşamba günü açıklanan resmi veriler, yıllık enflasyonun Mart ayında bir önceki aya göre %67,07'den %68,5'e yükseldiğini gösterdi.
Bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grup olan ENAG, hesaplamalarına göre yıllık rakamın neredeyse %125 olduğunu ve giderek arttığını bildiriyor.
2003'ten bu yana iktidarda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik başarısıyla bir dönem yurt içinde ve yurt dışında hayranlıkla karşılanırken, son yıllarda ekonomi ülkenin en zayıf noktası haline geldi.
AFP'ye konuşan Sagam Strateji Danışmanlık kurucusu ekonomist Murat Sağman, hükümetin kemer sıkma tedbirleri vaad etmesine ve merkez bankasının faiz artırımına rağmen fiyatlardaki artışın “durmadığını, arttığını” söyledi.
Enflasyona karşı kemerler sıkıldı
Son yıllarda fiyatlardaki artışın bir kısmı Erdoğan'ın para politikasına ilişkin alışılmışın dışında görüşlerinden kaynaklanıyor.
Erdoğan uzun zamandır enflasyonun sebebini yüksek faiz oranlarında gördü; ana akım iktisatçılar artan borçlanma maliyetlerini aktiviteyi frenlemenin ve dolayısıyla fiyat baskısını hafifletmenin bir yolu olarak görüyor.
Ancak yaz aylarından itibaren Merkez Bankası ana faiz oranını kademeli olarak yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye yükseltti.
Buna rağmen enflasyonun yüksek seyretmesinde liranın zayıflaması, asgari ücretteki keskin artış, gıda ve yakıt fiyatlarının artması gibi faktörler etkili oluyor.
Merkez Bankası'nın fiyat artışlarını yavaşlatma çabalarına destek olmak için hükümetin harcamaları kısma sözünü tutması gerektiğini savunan Sağman, “Enflasyonu düşürmenin tek yolu kısıtlayıcı politikanın tamamının belirli bir süre devam etmesidir.”
Capital Economics'ten Nicholas Farr şu yorumda bulundu: “Daha fazla parasal sıkılaştırma bekleniyor… maliye politikasını sıkılaştırmaya yönelik daha uyumlu bir çabaya da ihtiyaç duyulacak.”
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Birinci önceliğimiz olan fiyat istikrarı hedefimize ulaşana kadar gereken her şeyi yapacağız” dedi. dedi.
Mısır Çarşısı'nda alışveriş yapanlar enflasyonun sıkıntısını hissettiklerini söylüyor.
Zeytin, balık, peynir ve baharatlarla dolu tezgahları ziyaret edenlerin çoğunluğunu ayda 10 bin lira civarında kazanan emekliler oluşturuyor.
60'lı yaşlarındaki ev hanımı Leyla Duman, “Kendimi bildim bileli oyumu Erdoğan'a veririm… Tayyip'e güvendik, her şeye göz yumduk ama artık yeter.” Emeklilere 10 bin lira veriyorlar: İnsanlar kirayı mı, faturaları mı ödemek zorunda?” sorusunu sordu.
Karayolu idaresinde çalışan 63 yaşındaki Şerif, emekli maaşının “yeterli olmaması” nedeniyle “korkudan emekli olamayacağını” söylüyor.
Alışveriş poşetlerini gösteren Şerif, “Paramız her gün kayboluyor” diyor.
Yumuşak iniş?
2028 yılına kadar seçimlerin yapılmaması, hükümetin “acı verici” kemer sıkma önlemleri almasına da olanak tanıyacak.
Ekonomist Sağman, “Tüm yapısal reformları gerçekleştirmek için çok zamanımız var” derken şunu da ekledi: “Yüksek faizler ve harcama kesintileriyle birlikte ekonomide bir yavaşlama göreceğimizi düşünüyorum”.
Sağman, Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı'nın önündeki zorluğun “sert iniş yerine yumuşak iniş yapmak” olduğunu sözlerine ekledi.
“60 liraya aldığımız peynir… 250, 280, 300 liraya çıktı” diyen 70 yaşındaki emekli kömür madeni işçisi Hasan Yıldız, artık kiloyla değil gramla almaya başladıklarını anlatıyor:
“Yarım kilo almak yerine artık 250 gram alıyoruz… Bu bizim için çok zor olmaya başladı.”